Karahayıt
|
 |
|
Denizli yöresinin tarihi, Anadolu'daki en
eski uygarlıklara kadar ulaşmaktadır. Kentin kuzeyindeki Beyce
Sultan Höyüğü'ndeki buluntular, Denizli'nin yazılı tarih öncesini
aydınlatmakta ve yerleşme tarihinin Katolik Dönemle başladığını Tunç
Çağıyla sürdüğünü göstermektedir. Kuruluş yıllarında Hitit
Devletinin etki alanında kalan kent, Batı Anadolu ve Ege ' de
yaşanan siyasal olaylara paralel olarak sırasıyla Lidyalılar,
Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslılar denetimine
girmiştir. 1070 yılından itibaren 350 yıl süreyle Denizli Türklerle
Bizanslılar arasında sık sık el değiştirmiş ve sonunda 1429 yılında
kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı Döneminde
Aydın Eyaletine bağlı bir sancak olan Denizli 'de 1876 yılında
belediye teşkilatı kurulmuştur. Cumhuriyet 'in ilanıyla birlikte
Denizli'nin yönetim biçimi de il merkezi olarak değişmiştir.
Hierapolis ve Laodikya antik kentleri Karahayıt yerleşimine yalnızca
bir kaç km. mesafede kurulmuşlardır. Romalılar 'la III. Antiokhos
arasında M.Ö. 190 yılında yapılan savaştan önce Hierapolis 'in
bulunduğu yerde herhangi bir yerleşme merkezi mevcut değildi. Ancak
bugün de akmakta olan termal su kaynağının yanında "Hieron" adı ile
anılan kutsal bir tapınak vardır. Anadolu halkı, Hitit ve
Frigyalılar döneminde su kaynaklarının bulundukları yerde tapınaklar
inşa ederler ve bu olağan üstü tabiat olayına taparlardı. M.Ö. III.
yy. da (261-253) bu su kaynağının 8 km. ötesinde Selevkid ailesinden
Antiokhos II. Teos tarafından yeni bir şehir kurulmuştu. Bu şehir,
sonradan bir dokumacılık ve ticaret merkezi, Hıristiyanlık devrinde
Batı Anadolu 'da kurulan 7 kiliseden birinin merkezi olacak olan "Laodikya"
dır. Termal kaynağın bulunduğu yerde inşa edilen küçük tapınak "Hieron"
belki de başlangıç yıllarında Laodikya 'nın ibadet yeri olmuştu.
Sonradan inşa edilecek ve gelişecek Hierapolis 'inde çekirdeğini
teşkil etmiştir. Hierapolis termal yerleşmesinin arkeoloji
literatüründe "Hall City" (Kutsal Kent) olarak adlandırılması kentte
bilinen tapınak ve diğer dinsel bir çok yapının varlığından
kaynaklanmaktadır. Kentin kuruluşu, İÖ 2000 yıllarına kadar gider.
Kentin hangi eski coğrafi bölgede yer aldığı zaman zaman
tartışılmıştır. Paulus, kentin Frigya yakınında, güneybatısında
Karia sınırına yakın ve Colossae kentinin kuzeybatısında olduğunu
söylemektedir. Strabon ve Ptolemaus 'a göre, Hierapolis Karia
bölgesine sınır olan Laodikya ve Tripolis kentlerine yakın olduğu
için bir Frigya kentidir.
Çürüksu Vadisi 'nin kuzeyinde vadiye hakim yüksek bir düzlükte
kurulan ve Pamukkale travertenleri ile ilginç bir armoni içinde
bulunan Hierapoşis şehri MS 1354 'de meydana gelen büyük bir deprem
ile bir taş yığını haline gelmiştir. Yüzyıllar boyu suların
istilasına uğrayan ve kalın bir traverten tabakası ile gömülen
harabeler ilk defa 1887 yılında Berlin Üniversitesi 'nden Prof.
Humann 'ın başkanlığındaki heyet tarafından gün ışığına çıkarılmak
istenmiş, ancak yapılan çalışmalar, araştırma ve sondajdan öteye
gidememiştir. 1957 yılından itibaren Prof. Paolo Verzane
başkanlığında çalışmalara başlayan İtalyan kazı heyeti ise çok
başarılı çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalar kazı ve restorasyon
şeklinde hassasiyet ve dikkatle günümüze kadar sürdürülmüştir. Söz
konusu olan 1° Arkeolojik Sit alanı olarak tanımlı olup sınırı
Karahayıt İmar Planı ile çakışmaktadır.
Karahayıt yerleşiminin tarihine ilişkin bulunan veriler oldukça
kısıtlıdır. Turizm Bakanlığı Fiziksel Planlama Grup Başkanlığı 'nca
1985 yılında hazırlanan Karahayıt Uygulama İmar Planı Plan Açıklama
Raporunda kasaba halkıyla yapılan görüşmelere dayanılarak
yerleşmenin 200 - 300 yıl önce kurulmuş olabileceği, ancak kesin
bilgi bulunmadığı belirtilirken yerleşmenin mekansal konumunda
değişiklik olmadığı ileri sürülmektedir. Hayıt kelimesi kelime
anlamı olarak ağaç anlamına gelmekte ise de yörede Karaağaç varlığı
bugün için yaygın olarak görülmemektedir.
Yerleşim Pamukkale 'den gelen yolun iki yanında uzanan lineer bir
gelişim göstermektedir. Kasabanın kuzey ucunda ikiye ayrılan yol,
güneybatı uzanımında plato üzerinden Akköy ilçesine bağlanırken,
kuzeydoğu uzanımında köylere gitmektedir.
1965 yılında 345 nüfuslu bir köy olan yerleşim, 1970 'li yıllarda
kasana içerisinden geçen ana yolun (bugünkü çarşı caddesi) her iki
tarafında pansiyonculukla başlayan gelişimini, 1980 'li yıllarda
turizmdeki teşvikler nedeniyle yerleşimin termal kaynaklarının
cazibesiyle turizm işletme belgeli otellerin yerleşimde yer
seçmesiyle hızlanmıştır. Turizm Bakanlığı 'nca hazırlanan uygulama
imar planı raporunda 1985 yılı için yerleşimdeki pansiyon sayısı 10,
turizm işletme belgeli otel sayısı ise 1 olarak belirtilmiştir.
Bugün için ise yerleşimin nüfusu 3200 'ü aşmış olup pansiyon sayısı
85 'e turizm işletme belgeli otel sayısı ise 11 'e ulaşmıştır. |
|
|
 |
|
|